üdopara

7 Mart 2011 Pazartesi

Sosyal Sorumluluk " YOUTHPASS (YUTPAS) "




Geçen hafta sonu Youthpass (yutpas) Eğitimi’ndeydim.  

Bu zamana kadar 2 defa uluslar arası projede youthpass hakkında eğitim aldım. Anlamadım. Dedim ki kendi kendime, bunun nedeni kesin İngilizce anlatılmasından kaynaklanıyor. Sonra Eylem 1.2 Preacting’inde biraz daha anlatıldı. Önemine vurgu yapıldı. Tamam dedim kendi kendime, bu kez anladım… Anlamamışım. Anlamadığımı ise geçen zamanda geri dönüşlerle kendimi beslemeye çalıştığımda anladım. Anlamayı anladım yani :) … Okudum anlamadım, yazdım anlamadım. Ne hikmetse bir türlü anlamadım. Günlerden bir gün Ali, Eylem 1.2 Preacting’inde birlikte güzel zaman geçirdiğimizi ve hepimizin Youthpass Eğitimine başvurmamızı, kabul edilirsek yine bir arada olabileceğimizi söylemesi ve başvuru formunun linkini göndermesi üzerine başvurdum. İki farklı heyecan vardı başvururken; birincisi güzel zaman geçirdiği güzel insanlarla bir araya gelme ihtimali, diğeri ise bilinmezlikler denizinin kendisini oluşturan, ihtişamıyla hayallerimi korkutan youthpass’a yakın olmak, onu tanımaya çalışmak ve onu anlamayı denemek ihtimali.

Başvuru sayısı yaklaşık 400 olunca Eylem 1.2 Preacting'inden kimse kabul edilemedi. Ben hariç. İlk heyecanım içimde patladı ama Youthpass’ı anlamaya çalışma ihtimalim aynı heyecanıyla yerinde duruyordu. 'Ayrıca üzerime vazife edinerek, Youthpass Eğitimi’nin bir çıktısı olarak, bu yazıyı yazmaya karar verdim. 'Çıkarımlarım ile güzel insanlara Youthpass’ı anlatmaya çalışacağım. Bilinmezliğin nasıl kaybolduğunu, nasıl anladığımı anlatacağım size. En olmadı anlayıp anlamadığımı test etmiş olacağım (Umarım eğitmenlerimiz bu yazının olumsuz sonuçlanması durumunda bana kızmazlar :) Zaten kara listedeyim, böyle bir yazı ile koyu kara listeye taşınırım ya da aklanırım sanırım :)) 

Eğitime tanışma partisiyle başladık. Akşam geç saatlere kadar birbirimizi tanımaya çalıştık.  Hafızada tutma konusunda iyi olmadığım için hala bir çok katılımcının adını hatırlamıyorum, ama görsem kesin tanırım :) Tanışmadan sonra kısaca neler yapılacağından bahsedildi ve eğitimde izlenecek yol haritasının zihinlerimizde canlandırılmaya çalışıldı.

Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra asıl eğitime başladık. Öğrenme Nedir? ilk sorumuzdu. Çok farklı görüşlerle öğrenme tanımlandı. Objelerle öğrenme arasında bağlantı sağlandı ve katılımcıların objelerini tanımladığı bir oturum  gerçekleştirildi. 

Öğrenme’nin davranıştaki değişiklik olduğundan, yeniliklere yelken açılmada bir basamak olduğuna kadar bir çok farklı görüş katılımcıların açık zihinlerinden içeri akmaya başlamıştı. Fikir birliği yaratmaktan ziyade farklı fikirlerin ortada dolaşması için ortam çok müsaitti. 

Onur, kartlarını yere serip bize bunlardan hangilerinin hangi eğitim biçimini anımsattığını sorduğunda bizler eğitim çeşitlerini düşünmeye başlamıştık bile. 2+1 farklı eğitim vardı geniş çerçevede; Örgün Eğitim, Yaygın Eğitim + Hayat Boyu Öğrenme. Örgün eğitim dediğimizin, günümüzde okullarda, kurslarda, dersanelerde verilen, belirli bir planı, belirli bir müfredatı olan, tek taraflı eğitimi ifade ediyordu. Öğreticinin öğrencilere sürekli bir şeyler vermesini kapsamaktadır. Yaygın eğitim ise belirli bir planı olmasına karşın belirli bir müfredatı yoktur. İhtiyaçlardan doğar ve tecrübelerin aktarımı söz konusudur. Öğretici-Öğrenci kavramları yerini katılımcı ve eğitmene bırakmaktadır. Fakat katılımcı olarak gelen bir kişi eğitmen rolünü üstlenip diğerlerine bilgi verebilir,  eğitmen pozisyonuyla eğitime başlamış kişi ise katılımcıların katılımlarıyla eğitilen pozisyonuna yatay geçiş yapabilir. Belirli bir kabuğu veya belirli bir çerçevesi yoktur. Ana tema çerçevesinde her şeye değinilebilir. Çoklu pencere  ile olaylara bakışı baz alır. Örgün Eğitim ile Yaygın Eğitim'in kesişim kümesi vardır ama bu tamamen çıkar ilişkisidir :). Hayatboyu öğrenme ile ifade edilmek istenilen ise belirli bir plan olmadan, yolda giderken dahi bir şeyler öğrenmeyi kapsar. Bir partidesin mesela. Eğlence doruk noktasında ve sen orada bir konuşma yapıyorsun ve bu konuşmadan bir şey öğreniyorsun. İşte bu hayatboyu öğrenmeyi kapsar.Hatta katılımcılardan birisi “Pazara kadar değil mezara kadar” şeklinde bir sloganla hayatboyu öğrenmeyi sloganlaştırmıştır :). Ayrıca Örgün ve Yaygın Eğitimleri de içine alan geniş bir spektrumu vardır.

Anlattıklarım çok sıradan geldi ve bir şey anlamadık, adam gibi anlat diyorsan, sana eğitimde Onur’un veya Bugay’ın veya Özgür’ün verdiği örnekle anlatmak isterim. Şimdi ehliyet almak istiyorsun. Gidiyorsun sürücü kursuna, deli gibi para veriyorsun ve kurslarına katılıyorsun. Kursta biri çıkıyor, tekerleği gösteriyor. Patlamış halini slayt olarak hazırlayıp, sunuyor ve anlatıyor tekerlek patladığında neler yapılacağını. Sende bakıyorsun, dinliyorsun onun anlattığı her şeyi (Örgün Eğitim), sonra da gerçekte tekerleğin patlayınca eğitimde neler öğretildiğini hatırlamaya çalışıyorsun :). Tabi hatırlamakta zorluk çekmen gayet normal. Ama eğer seni birisi bir atölyeye götürseydi, patlamış tekerleğe sahip arabayı gösterseydi ve tamir etmeni söyleseydi ve sen tamir etmeye çalışsaydın (Yaygın Eğitim) o zaman hatırlamakta zorluk çekmezdi gibi geliyor… Ama ehliyet olayını kursa gitmeden de hallederim, zaten klasik sorular soruyorlar, gözüm kapalı yaparım şeklinde düşünen birisiysen, bir gün yola çıkarsın ve tekerleğin patlarsa, o zaman kendi başına o tekerleği tamir etmen gerekir (Hayatboyu Öğrenme)…


Artık ‘öğrenme’yi öğrendiğimizi düşündüğümüz sırada diğer oturumda bulduk kendimizi: “ Öğrenmeyi Öğrenmek ”…  Yani biz bu oturumda ‘öğrenmeyi öğrenme’yi öğrenecektik. İlginç… Özgür elinde üç topla geldi. Slayt hazırlamıştı bizim için, slaytın başlığı ‘Üç Top Çevirme’… Başladı bize üç top çevirmenin püf noktalarını anlatmaya. Ben zamanında 3 top çevirmek uğruna kilolarca portakalı ziyan etmiş biri olarak üç top çevirme oturumunu ilgiyle izledim. Ve sonunda püf noktasını öğrendim…  Özgür’e hediye edilmiş toplar da bu püf noktalardan birisiydi benim için. Ve sonunda öğrendim nasıl çevireceğimi ve bana öğrenmeyi öğretmiş oldular. Sanırım öğrenmeyi öğrenme de böyle bir şey :)) (Yanlışım varsa düzeltin lütfen :))



Güzel bir öğle yemeğinden sonra artık youthpass’ı daha yakından tanımak adına oturumlar planlanmıştı. İlk olarak youthpass alındığında ne gibi avantajları olacağı ve youthpass ile karşılaşan şirket, kurum, kişilerin ne düşünmesi gerektiği konularına değinildi. Kısaca ‘tanınırlık’ bu oturumun konusuydu. Peki ama neydi bu tanınırlıkYouthpass düzenlenirken katılımcının kendi kendine doldurmasına özel gösteriliyordu. Bir nevi kişinin kendi kendini değerlendirmeye tabi tutmasıydı. Bunun bir çok avantajı vardır. Hem kişi kendi bilgisini değerlendirerek ne öğrendiğini belgelendirebilecek, hem de organizasyonu yapan kişi bu değerlendirmenin amaçlar doğrultusunda mı yoksa amaçlanandan farklı mı olduğunu kritik edebilecektir… Eğitmen büyük bir özenle yardımcı oldu, katılımcı büyük bir özenle doldurdu bu formu, peki ama ‘anlaşılmak karşındakinin anlama sınırı kadardır’ deyimi de göz önüne alındığında, karımızdaki kişi youthpass’ı anlamadığı sürece youthpass’ın etki çerçevesi yok olacaktır. İşte tanınırlık burada devreye giriyor. Avrupa’da çok daha yaygın kullanımı olan youthpass hakkında maalesef birçok kuruluş haberdar değil. Eğitimin temel amaçlarından birisi de çevremizdekilere youthpass’ı anlatarak tanınırlığını arttırmaktır. Daha bir çok çalışma yapılabilir. Hem zamanla olacak bir şeydir. İnsanların anlamaları için biraz beklemek, çok çok anlatmak gerekir.



Ve tanınırlığı tanıttığımıza göre aslında eğitimin benim için en can alıcı noktasına gelebiliriz… 8 Anahtar Yeterlilik… Onur sahnede… Başlıyor duvara 8 farklı ve spesifik yeterlilikleri yapıştırmaya… Oldum olası anlamadım diye içimden geçiriyorum. Tamam bunların isimlerini biliyorum da, eee sonra, oluyorum kendi kendime… Sonra Onur düşüncelerimi okumuş gibi, bizi gruplara ayırıyor ve her bir yeterliliğin önünde durup, belirli bir zaman düşünmemize izin vererek, bu yeterliliklerin altındaki boşluklara yazılar yazmamızı istiyor. İşte bu sırada, gruptakilere soruyorum ‘Nedir? Ne yapılır bilemedim ben :)’…  Başlıyorlar anlatmaya… Ben bu yeterlilikleri kendime şöyle tanımlıyordum. Hatta eskiden kendime nasıl tanımladığımı yazmaya çalıştım ama bulamadım. Başlık-Alt başlık ilişkisi kurmaya çalıştım, kelimelere dökünce daha da saçma oldu :) Ama aslında bu yeterlilikler öğrenmenin bir aracıymış. Projelerimiz süresince belirli olaylarla karşılaşırız. Bunlar sonucunda bizler bir şeyler öğrenir veya önceden yetersiz olduğumuzu düşündüğümüz bir konuda kendimizi artık aşmış, o sorunu çözmüş ya da karşımızdakini anlamış hissederiz. İşte bu gibi durumlar bizi 8 Anahtar Yeterliliğe yönlendirir. Belirli başlıklar altında toplayarak aslında neyi öğrendiğimizi gösterir. Bir nevi bize kolaylaştırıcı görevi görür.  Kategoriler halinde birleştirip, büyük pencereyi görmemizi sağlar… 

İşte bu anlatılanlardan anladığım kadarıyla, Onur’un bize düşüncelerimizi yazmamızı istediği boş kağıtlara aslında yine yeterliliklerimizi yazmamız gerekiyormuş. O başlıklar altta yazılanları kapsar nitelikte oluyormuş. Örnek olarak Yabancı Dilde İletişim Kurabilme yeterliliğinin sağlanması için (Alıntı yaparaktan…) yabancı dilde okuma-yazma, yabancı dili konuşma-dinleme yeterliliklerinin sağlanması gerekmektedir.

Bu 8 Anahtar Yeterliliği ve hangi soruları sorarak hangi yeterliliğe ulaşacağımızı sıralamak gerekirse;

1.       Ana Dilde İletişim Kurabilme (Kendi Dilimi Ne Kadar Verimli Kullanabiliyorum? / Bu Dili Kullanabilmem Hangi Fırsatları Yaratır? / Anadilimi Gençlik Programlarında Nasıl Daha Etkin Kullanabilirim )

2.       Yabancı Dilde İletişim Kurabilme (Yabancı Dili Kullanmada Ne Düzeyde Başarılıyım? / Bu Dili Kullanırken Ne Tür Zorluklarla Karşılaştım ve Nasıl Üstesinden Geldim ? / Yabancı Dilimi Gençlik Programlarında Nasıl Daha Etkin Kullanabilirim)

3.       Toplumsal, Kültürlerarası ,Sosyal, Aktif Vatandaş Yeterliliği (Diğer Kültürler Hakkında Neler Öğrendim? / Başkalarıyla İletişimde Nelerde Başarılıyım? / Grup Çalışmasında Ne Tür Zorluklarla Karşılaştım ve Nasıl Üstesinden Geldim?)

4.       Matematiksel Yeterlilik ve Fen/Teknolojide Temel Kazanımlar (Rakamsal Becerilerime Ne Zaman İhtiyacım Olur? / Ne Tür Problemlerle Karşılaştım ve Nasıl Çözdüm? / Problem Çözme Yeteneğimi Gençlik Projelerinde Nasıl Geliştirebilirim?)

5.       Dijital Yeterlilik (Ne Tür Bilgi Kaynakları Kullanıyorum? / Projeden Önce İnternet ve Bilgisayarı Kullanıyor muydum? –Gerçek Anlamda- / Başka Bir Ülkede Olmak Bu Alanda Yeni Neler Öğretti?/ Gençlik Projelerinde Dijital Yeterliliğimi Nasıl Geliştirebilirim?)

6.       Girişimcilik (Fikirlerimi Ne Zaman Uygulamaya Koyarım? / Risk Alır mıyım? Ve Bunlardan Bir Şeyler Öğrendiğim Olur mu?  Gençlik Projelerinde Girişimcilik Yeterliliğimi Nasıl Geliştirebilirim? )

7.       Kültürel İfade (Başka Kültürler İle İletişimde Bulunmayı Ne Kadar İstiyorum? / Yeni Yerleri Gezerek Neler Öğrendim?)

8.       Öğrenmeyi Öğrenme (Projeye Katılmaktaki Amacım Neydi? / Bilinçli Katılım İçin Neler Yapabilirim? / En Çok Hangi Faaliyetlerden Neler Öğrendim? )***


*** Öğrenmenin Hedeflenen Değişimle Gerçekleştirilebilmesi İçin Uygun Yöntem Keşfetme Durumu olarak açıklamaya çalışmış katılımcılardan birisi, bu durumu… Hoş 3 defa okudum her defasında farklı anlam çıkartmayı başardım…

Eğitimin sonuna doğru ise nasıl Youthpass hazırlanır’ın üzerinde duruldu. Aslında www.youthpass.eu sitesinde gayet açıklayıcı bir şekilde anlatılıyor. 

Bu kez Youthpass’ı projemde uygulayacak, öncesinde buna göre plan yapacak kadar bilgilenmiş hissediyorum… Başka bir Youthpass Eğitimi’nde sizinle birlikte olmak güzel olurdu ama sınırımı zorlamadan yazıma son vermek en güzeli olacak sanırım.

Eğitimde emeği geçen ‘mutfak’ ekibine ve hazırlanan ‘yemeği’ yemek için iştahlı olan katılımcılara çok teşekkür ediyorum.

Haberleşmemizi facebook üzerinden devam ettirmek dileğiyle…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder