üdopara

1 Aralık 2011 Perşembe

TCDD'de Mühendis Olmak "ÖZ ELEŞTİRİ"

Yazı 2011 yılına aittir. 2018 yılında P.S. olarak güncellenmiştir. 

Hayallerine ulaşmak, bir sonraki hayallerin için yeni bir adım olduğu kadar sonraki hayallerinin önünü kapatan engel olabiliyormuş...


Blog'uma yeni bir kategori eklemeye karar verdim: TCDD'de  Mühendis Olmak. Aklımı kurcalayan, kimiz zaman beni çıkmaza sürükleyen düşüncelerimin kaynağını oluşturan devlet kurumunda mühendis olma durumundan bahsetmeliyim. Çok özele girmeden, başkalarını eleştirmeden, kendime bakarak gördüğüm olayı aktarmalıyım. Belki o zaman çözülür içimdeki düğüm. Belki o zaman yaşanılması kaçınılmaz olan durumumdan zevk almaya başladım.

Devlet Demiryolları'nda çalışmaya başlayalı bir buçuk ay geride kaldı. Bana sanki 6 aydır çalışıyormuşum gibi geliyor. Zaman iş yerinde olağandan daha yavaş ilerliyor. Yapılacak ve öğrenilecekler artarak çoğalıyor ve ben gün geçtikçe yetersizleşiyor, dikkatsizleşiyor, asık suratlı hale geliyorum. Bu durumdan nefret etmeye başladım. Bu sebepten dolayı bu yazımda kendi eleştirimi yapacağım.

Önceki yazılarımda hayallerim ve ben bir bütündük. Ben yorulduğumda hayallerim koltuk altıma girip bana destek oluyordu. Hayallerim tükenmeye başladığında ise hayal depoluyordum hayal kaynaklarımdan. Bu şekilde geçinip gidiyorduk. Sonra hayalimin beni taşıdığı yere geldim: Devlet Demiryolları'nda çalışmaya başladım. Bu hayalime ulaşmak için de çok mücadele ettim. Çok engelleri aştım. Beni cesaretlendiren şey hayalim gerçekleştikten sonrasıydı...

Ama sihirli aynanın arka tarafına bakabildim, çalışmaya başladım. 


Bir buçuk ay içinde kaç tane plan yaptığımı, kaçını değiştirdiğimi hatırlayamıyorum ama şunu biliyorum; hiçbirini gerçekleştiremedim ve çoğu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.

Daldan dala atlayarak yazdığımın farkındayım. Düşüncelerimi sabitleyemiyorum. En iyisi baştan anlatmak, işe başladığım zamandan itibaren değerlendirme yapmak, kendi eleştirimi yapmak...

Öncelikle çalıştığım birimde kendi uzmanlık alanımla ilgili hiçbir şey yapmıyorum. Evet hiçbir şey yapmıyorum. Dört sene boyunca öğrenmek için kendimi parçaladığım onca bilgi beyin çöplüğüme atıldı. O bilgilere ihanet ettiğimi hissediyorum, istemeden, zorla, belki de en acı veren haliyle...

Hayatım boyunca resmiyetten kaçtım. Orta okulda, lisede hep koyulan kuralların tersini yaşadım. Okuldan atıldım, kavga ettim, ders çalıştım. İstediğimi yaptım. Ama çalışmak böyle değil. Çalışırken tamamen gereksiz bir resmiyet halindeyiz. Düzenlediğim evraklar tamamen resmi, insanlar birbirleriyle resmiyetin izin verdiği ölçüde samimi... Her sabah, o günün de bitip bitmeyeceğini sorarak başlıyorum. Resmi işler olduğu için öğrenmek de istemiyorum. Öğrenmek istemediğim için enerjim olmuyor, enerjim olmadığı için odaklanamıyorum ve hata yapıyorum. Cidden ben devlet kurumunda ne yapıyorum?

Beni oraya bağlayan tek ve en önemli neden maddi özgürlüğümün sağlanıyor olması. Sözde hayallerime ulaşabilmek için maddi imkansızlıkları ortadan kaldıracaktım. Evet kaldırdım ama en büyük etkeni, zaman faktörünü kurban vererek. Zaman, hayallere giderken izlediğim yolda paradan daha önemli bir faktörmüş. Bunu anlamak için çok zaman harcamama gerek kalmadı devlet dairesinde...

İşlerin yavaşlığı ise ayrı bir sinir bozucu durum. Masamdaki bilgisayar monitörü masamın neredeyse yarısını kaplıyor. İlgili kişilere daha ince bir monitör istediğimi söylediğimde " Burada işler bu kadar hızlı ilerlemez, bunu zamanla öğreneceksiniz" dedi. Evet ben bu yavaş işleyen sistemde yavaş yavaş asimile olacağım.

Bu durumların hiç birisi, bu durumda yaşamam ve bu durumu değiştiremeyeceğim gerçeği kadar acıtmıyor içimi. Asaletim tastik olana, farklı bir birime geçiş hakkım olana kadar bu işkenceye devam edeceğim. Peki nasıl zevk alabileceğim bu tecavüzden? Hayallerime edilen tecavüzden sonra ben eski ben olabilecek miyim?

Nokta.


P.S: 2018 yılı güncellemesi
7 sene boyunca Ankara'da, mesleğim ile alakası olmayan bir birimde çalışmaya devam ettim. 7 sene... 
2018 yılı benim için bir milat, bir başlangıç oldu. Bu konuya değinmeden önce 7 yıl boyunca neler olduğundan, Devlette mühendis olmanın nasıl bir şey olduğunu nasıl tecrübe ettiğimden kısaca bahsetmek istiyorum. 
2011 yılında, henüz işe yeni başlamışken taşıdığım kaygıların birçoğu gerçekleşmedi. Mesela asimile olmadım. Rutin hayatımı şekillendirmek için işten arta kalan zamanlarımı iyi değerlendirdim. Yetkinliklerimi geliştirdim ve bilgimi artırdım. İş dolayısıyla yaşayamadığım tatmini sosyal hayat ve hobilerim sayesinde yaşadım. Neler yaşadığımı da blogda her sene başında yayımladığım ...'ta Ne Olmuştu başlıklı yazılarımda paylaştım. 
Benim işimden dolayı yaşadığım tatminsizliğe rağmen TCDD'nin diğer birimlerinde çalışan mühendislerin (Örneğin Demiryolu Bakım Dairesi, Demiryolu Modernizasyon Dairesi, DATEM vb.) mesleki tatmin yaşadıklarını da gördüm/duydum. Dolayısıyla devlette mühendis olmak aslında sanıldığı kadar korkutucu değil. Hangi birimde/dairede çalıştığına göre mesleki konularla etkileşmen değişiyor. Yeniliklerin aktarıldığı birçok kongre/sempozyuma katılabiliyor, yurtdışında birçok kabul işlemine gidebiliyorsun. Ama (!) buralara gidebilmen için farklı dinamikler var. Çünkü TCDD'de çalışan bir mühendis kitlesi olduğu gibi, daha az çalışan ve güven ortamı yaratmamış mühendisler de var. 

Genel itibariyle demiryollarında çalışmak bir denge işi... Kilit nokta ise, kişiler hakkında daha az dedikodu yapmak, güleryüzlü olmak ve alttan almayı bilmek (hatanı kabul etmek, ego yapmamak). 

İnsan yaşlandıkça daha fazla konuşuyor sanırım. Neyse, ben çok uzatmayayım: 2018 yılı benim miladım oldu. Mobbinge uğradığım senelerde, sonrasında ve çokça istifayı düşündüğüm bu kurumda kalmamın sadece bir olasılığı vardı: İzmir'de çalışmak. Uzun zamandır yaşama hayalini kurduğum, büyük uğraşlar verdiğim İzmir'e nihayet tayin olabildim. Burada bambaşka bir sayfa açıldı. 

Şuan; yaptığım işten, yaşadığım hayattan ve geleceğim konusunda şuan attığım adımlardan memnunum :) Eğer ki demiryollarında çalışmaya başlama gibi bir güdünüz varsa; benimle iletişime geçiniz: umityardimm@gmail.com 

4 yorum:

  1. Seni az çok tanıyan biri olarak yazını çok anlamlı buldum. Dilerim istediğin hayallerine kavuşursun. Sevgiler..

    Birol

    YanıtlaSil
  2. merhaba,
    hala tcdd misin bende o kuruma girdim .
    senin blog okuyunca yutkundum uygun olursan sendne bilgi alamk isterim

    YanıtlaSil
  3. bir mühendis önce kurumu ve işini sevecek. işe babrikalarda başlayacak..sonra işletmelerde (araştırarak sorarak literatür okuyarak,not tutarak,merkez dairelerinden destek alarak )çalışmalı. kurum içinde ve yurt dışında stajlar yapmalı. demiryolu ile ilgili konferans,fuar,gezi,yapmalı.internetten diğer demiryollarını incelemeli.Bunlardaki amaç kısa zamanda uzman olmaktır.Araştırp sorgulamazsan ,tekniyen olarak emekli olursun.Gelişme sağlayamıyorsanız özel sektöre geçin .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana katılıyorum.
      Süreç senin dediğin gibi olsa, işi bilen mühendislerin katkısı inanılmaz olacaktır.
      Genel müdürlüğe mühendis alımı da bu yetişmiş mühendisler arasından seçilmeli.
      ....

      Teşekkürler katkın için

      Sil