üdopara

12 Kasım 2013 Salı

Sosyal Sorumluluk "ULUSAL BİLİŞİM ZİRVESİ 2013"

8-10 Kasım tarihlerinde Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği, Microsoft, T.C. Kalkınma Bakanlığı ve UNDP ortaklığında Ulusal Bilişim Zirvesi Dedeman Otel, Ankara'da gerçekleştirildi. Ben de katılımcı olarak yer aldım. Hatta uzun bir süreden sonra ilk defa kendi organizasyonumda olmayan bir organizasyonun içinde yer alma şansı elde ettim. Bu durum bana dış gözlemci olarak yapılan çalışmayı izleme şansı verdi. 

Genel olarak Girişimcilik ve onun türevleri üzerinde durulan Zirve'de Sezai Hazır, Emin Sadık Aydın, Hansın Doğan, Anıl Çekiç gibi fark yaratan insanlar konuşmacı olarak yer aldı. Bunun dışında Habitat derneğinde yetişip kendi başarı hikayeleriyle zenginlik katan bir çok konuşmacı genç yer aldı. 

Aslına bakılırsa Habitat'ın düzenlediği ilk organizasyona katıldım. 1997'de kurulduğunu düşündüğüm bir dernekten ilk defa haberdar olmak beni üzmüştü. Zirve dolayısıyla çokça faaliyetlerinden haberdar olma şansı elde ettim. Örneğin 2005 yılında bir proje geliştirmişler ve BBBÖ kısaltma adıyla Bilenler Bilmeyenlere Bilgisayar Öğretiyor adıyla hayata geçirmeye başlamışlar. Değişik bir strateji uygulamışlar. Gönüllüleri eğitim master eğitmen yapıyor, master eğitmenler de eğitmen yetiştirerek yaşları çok büyük ya da çok küçük olan ve çeşitli nedenlerle bilgisayar teknolojisi ile tanışamayan kişilere bilgisayar öğretmelerini sağlıyorlar. Halen devam eden bir proje olduğunu söylediler. 1200 eğitmenle 140.000 kişiye doğrudan etki ettiklerini de... Etkilendiğimi belirtmeliyim. Takip edilebilirliği iyi organize etmişler. 

Zirve konusuna dönecek olursak, bu yazımda bazı veriler ve kendi yorumlarımın içinde yer aldığı bir çalışma yapmayı ve hem yaşadığım tecrübeyi sizlerle paylaşmayı hem de ilgisi olanlara Habitat çalışmalarını tanıtmayı amaçlıyorum. Henüz Habitat gönüllüsü değilim yani tamamen dış gözlemci olarak olayları ele alacağım.

Zirve'ye 463 başvuru yapılmış ve bunlardan 181 tanesi seçilerek katılmaya hak kazanmıştır. Seçim kriterleri öncelikli olarak BBBÖ'de eğitmen olanlardan seçmek ve diğer kriterleri ise farklı organizasyonlardan katılım sağlanmasını sağlamak. Bu açıdan bakınca çok farklı ve ciddi bir oluşuma ev sahipliği yaptığını söyleyebilirim. Zirve'de 120 tane organizasyonun temsilcisi yer almıştı. Bu organizasyonların genel çoğunluğunu üniversitelerde girişimcilik konusunda çalışma yapan kulüpler oluşturmakla birlikte aktiF-İz Gençlik Topluluğu gibi yenilikçi düşünce sistemlerine sahip oluşumlar da yer alıyordu. Ben aktiF-İz'i temsilen orada yer aldım, stand kurdum ve çalışmalarımızı diğer organizasyonlara anlattım.

Uzun bir girişten sonra artık Zirve'nin içeriği hakkında düşüncelerimi özetleyebilirim.
Bir dış gözlemci olarak ORGANİZASYON  konusunda şunları söyleyebilirim:
- Konu olarak Girişimciliğin seçilmesinin artı değer kattığını düşünüyorum.
- Dedeman Otel de Zirve'nin çekiciliğini arttırdı.
- Zirve öncesi bilgilendirme mail ile yapıldı. Bu güzel bir şeydi fakat Habitat'ı tanıtan ( tanımayanlar için) bir doküman yoktu. Konuşmacıların CV'leri de eklenebilirdi. Çok araştırdım ama net bilgilere ulaşabildiğimi söyleyemem.
- Otele geldiğimde ekip güler yüzlüydü. Tanışma çabaları taktire şayandı. Fakat daha yeni tanışılmasına rağmen daha önce tanıyormuş gibi davranmaları biraz ilginç geldi. Bir de 180 kişi ile tanışmanın zorluğundan kaynaklı olsa gerek, tanışmalar çok yüzeyseldi. Tanışan kişilere sorsan benim hakkımda çok bir şey hatırlamaz. Zaten cevabı dinlemekten çok bir sonraki insanla iletişimi nasıl kuracağı daha fazla ilgisini çekiyor gibiydi.
Zirve'nin programı daha önce Habitatta çalışma yapanlar için sıkıcı olduğu kadar yeni katılanlar için de sıkıcıydı.

Tanışma oyunlarının oynatılacağı söylendiğinde daha önce eğitime katılanlar of-pof yaptılar. Belli ki sürekli aynı oyunlar oynatılıyor. Bunun yanı sıra 180 kişiye tanışma oyunları oynatılması bence zaman kaybı. Bunun yerine kokteyl organize edilseydi daha fazla insan birbiriyle kaynaşabilirdi.

Program araları çok kısaydı. Yemek almak işkenceydi ve zaman yeterli değildi. Bu durumda kaynaşma ve sohbetler de yarım kaldı veya hiç yaşanmadı. En fazla boş zaman akşamlarıydı, ona da bir etkinlik konulmadığı için insanlar dağıldı ve etkileşim sınırlı kişiler arasında kaldı.

Bunun yanı sıra panelde kapıda bir görevli bulunuyordu. Yani dışarı çıkışı engellemek için sanki badyguard tutulmuştu. Ben ayağa kalktığımda gözleri bana sabitlendi. Kapıya yöneldiğimde ise: " Nereye gidiyorsun" gibi kaba bir söylem söz konusuydu. " Tuvalete" dediğimde anlaşılmaz bir şekilde " Çabuk ol" yanıtını aldım. Yani tuvalete gidip gitmeyeceğim veya tuvalette ne kadar duracağım benimle ilgilidir. Organizasyonu ilgilendireceğini sanmıyorum.

 Bir de sürekli birilerini alkışlatmaları çok ilginç geldi bana. " Hadi bir alkış", " Kuvvetli bir alkış", " Bu kadar mı alkış? Ben bu kadar alkışa konuşmam".  Alkışlamak bir şeyin beğenildiğini veya onu onayladığını göstermek için konuşmadan yapılan bir eylemdir. Dolayısıyla kişi bazlı ilerler. İnsanların alkışlamalarını söylemek onların düşüncelerini yönlendirmek anlamına gelmez mi?

Bunlar eleştirel baktığım konular. Bunun haricinde Zirve'nin programında yer alan konuşmacıların içten konuşmaları ve açık fikirli oluşları beni etkiledi. Duvarları kaldırdılar ve katılımcılara onların yanında olduğunu hissettirdiler. Öyle ki konuşmacıları dinlerken sanki yanlarına gidip naber Hansın abi, Naber Ussal diyecek oldum. Ama demedim. Yani çok yakın hissettim kendime...

Atölye çalışmalarından e-girişimciliği seçmiştim. Sunum gayet bilgi vericiydi. İnteraktif sunum yöntemi ile bizi dahil etmesi konudan kopmamızı engelledi. Zaten katılan kişilerin belli bir birikimleri vardı. Bu da sunumu daha zengin hale getirdi. İlk defa duyduğum bir çok konu oldu ( be fit, zumbara, shazam, google project, çöp(m)adam, görünmez kask vb.). En sonunda yapılan yarışma ise düşünmemizi tavan yaptırdı. Ekip çalışması üzerine bir etkinlikti ve verilen materyallerle (makarna, makas, ip, bant ve marşmelov) en yüksek kuleyi inşa etmemiz gerekti. 

Zirve'nin son günü yapılan yuvarlak masa çalışması aslında iyi organize edilebilseydi çok ciddi sonuçlar alınabilirdi. En azından bizim masadaki moderatör çok yetersizdi. Öncesinde belirli bir hazırlık yapılıp soruların hazırlandığı belliydi ama soruların yönetilmesi konusunda ciddi sıkıntıları vardı. Katılımcıların düşüncelerini gerçekten anlayarak dinlediğini sanmıyorum. Sırf flipçarta bir şeyler yazmak için soruları sordu ve cevap ne olursa olsun onu yazdı. Bu bazen iyi bir yöntem olabilir ama çoğunlukla zaman kaybıdır. 

Zirve programı sıkıştırılmış bir programdı ve çok fazla reklam yapıldı. Habitat'ın reklamı yapıldı. BBBÖ'nün reklamı yapıldı. Diğer katılımcıların reklamı yapıldı. Bunlar bir şekilde yapılacaktır bu tür etkinliklerde, kabul. Fakat bu kadar göze sokularak yapılması can sıkıcı hale getirdi. Hele ki eğitmen ve master eğitmenlerle diğer katılımcıların ayrıştırılması bence huzursuz bir ortam yarattı. Egolar havada uçuştu. Özgüvenleri belki tamdı ama bilgisizliklerini ego ile örtmeye çalıştılar. O ortam eğitmenler için de ciddi bir bilgi akışı sağlayabilirdi. 

Zirve organizasyonu genel olarak iyiydi. Ekisikliklere değinmemin nedeni dış gözlemci olarak onların asla farkına varamayacakları konuları gün yüzüne çıkarmaktır. 180 kişi ile zirve organize etmek herkesin harcı değildir. Saygı duyuyorum.

Zirve'nin panelinde bir çok konuşmacı başarı hikayelerini anlattı ve fikirlerini söyledi. Aslında temel olarak olaylara farklı bakmak ve risk alıp girişimde bulunmak üzerineydi konuşmalar. Bana ilham veren, tekrar heyecanlanmamı sağlayan bazı cümleler şunlardı:

" Girişimci beyaz renktir: Bütün renklere dokunur ve beyazlığını daima korur" Sezai Hazır'ın bir konuşmasından çıkarırım.

" Dünya bilişimin içine doğuyor" Bora Caldu

" Teknoloji freni boşalmış bir kamyon gibi yokuş aşağı ilerliyor" Anıl Çekiç

" Pascal Üçgeni - Her nokta iki nokta doğurur" Anıl Çekiç ( burada ekileşim ve ihtiyaca yönelik bir atıf söz konusudur.)

"Para var ama fikir yok" Sezai Hazır'ın girişimcilik konusunda para bulma sıkıntısı yaşayanlara hitaben söylediği bir söz.

" Fikirlerle birlikte onun kültürünü de ithal ediyoruz." Yine Sezai Hazır'ın ithal düşünceler hakkında söyledi bir söz. 

" Iphone'un kârının %1'i üretime % 50'ye yakını fikire harcanıyor. " Sezai Hazır

"Bir alanda başarılı olmak için o konuda dersini çalışmak gerek. Rastlantısal olarak başarı gelmez" Sezai Hazır

" Asıl yenilmek vazgeçmektir." Sezai Hazır

" Herkesin bir hayali olmalı." Sezai Hazır

" Aileden başlanarak girişimciliğe engel olunuyor." Murat Gürsoy

" Girişimcilik ekip çalışmasıdır." Murat Gürsoy

" Şuan girişimcilik konusunda hakim kültür esnaf kültürüdür." Murat Gürsoy

" Türkler facebook'u kurmuş olsaydı, batardı." Murat Gürsoy

" Girişimcilikte iki insanı iyi beslemelisin: Hukukçu ve mali müşavir." Sezai Hazır

" Siz düşünüyorsunuz, sizinle aynı anda on kişi daha sizin düşündüğünüzü düşünüyor. Önemli olan o fikri uygulamaya koymak." Ussal Şahbaz

" 3D kuralı: Dene - Dinle - Değiştir" Ussal Şahbaz

" Kimse yapmadı da sen mi yaptın?" Sedat Kılıç kendi başarı hikayesinden bahsederken genç girişimcilerin yaşadıkları zorluğu anlatıyor.

" Sektörden çekilsem ekonomi çökecek gibi geliyor." Sedat Kılıç sektöre kendini kabullendirdikten sonra hissettiklerini bu şekilde anlatıyor. Girişimin başarılı olması için vazgeçilmez olunması gerektiğine dikkat çekiyor.

" İnsanlara sorsaydım, daha hızlı at arabası yapmamı söylerlerdi. - H. Ford" Sedat Kılıç farklı bakış açısının önemine Henry Ford'un sözleriyle örnek veriyor. 

" Fark yarat, verimliliği sağla, erişebilir ol ve sürdürebilirliği başar, işte girişimciliğin altın kuralları" Sedat Kılıç

" Firmalar ihtiyaçları karşılar, daha iyi firmalar ihtiyaçları bulur" Sedat Kılıç

" Doğuda kablolarının korunması için iki bekçiye ihtiyacımız vardı. Devlet iki bekçi koydu. İki bekçinin olduğu yerde şef olması gerekiyormuş, şef atandı. Sonra müdür ve genel müdür atandı. Devlet bu maddi külfetin altından kalkılamayacağını söyledi, genel müdür bekçilerin kovulması için talimat verdi" Sedat Kılıç Türkiye'deki kamu sisteminin mantalite özetini çıkartıyor.

"İyilikler yapılmalıdır, çoğu dönmez ama dönenler değerlidir." Ussal Şahbaz

" Başarılarımı 1 saat anlatırım ama başarısızlıklarımı anlatmaya 3 gün yetmez." Sedat Kılıç

" Fırsatçılık yapmamak gerek." Sedat Kılıç özgün fikri olan girişimcilere düşüncelerine güvenmelerini ve küçük fırsatları bulduklarında düşüncelerini terk etmemelerini öğütlüyor.

"Bu kadar birikimli ve bilgili gençlerin kamuda çalışması büyük fedakarlık." Sezai Hazır

" Şans dediğin doğru yerde doğru zamanda hazır bulunmaktır." Sezai Hazır

" Her şey bir dokunuşla başladı."

" Farklı olduğumu hissediyordum."  

" Bir konu hakkında bilgim arttığında kulaklarımın açıldığını hissediyorum." ÜTopYa

Zirve hakkında söyleyeceklerim bunlardan ibaret. Bir de kendi iç dünyam söz konusu tabi ki...